1. bir söz yazmak isterdim
    seni bana getirsin
    beni sana getirsin
    mutluluğu önümüze sersin.

    bir söz yazmak isterdim
    yüreğinin meydanına...
  2. "mevsim geçişleri dışında görünmeyim tepkileri"

    görmenin nasıllığı unutulup gözlerin işsiz kaldığı zamanlardı...
    raylar, altımızda akıştı
    yaklaşıyorduk
    tüm uzaklaşmak istediklerimize.
    rant teşkilatı için yeni işgal yeri gökyüzüydü.
    damarlar hanında
    kancı,
    karanlık şövalyesine yalakaydı.
    seferler yok etme eksenli
    ve acımasız duygulanımlarında akbabaların
    zindan kayalıkları edasında
    çelenk bıraktı tüm devrilmiş saat kulesi büstlerine...
  3. duman ağaçlarından müteşekkil
    cehennem ormanında,
    aşk filtresiyle gülüş zehrin karışıyor
    bedenime.
    zebaniler sahte çıktı
    melekler dolandırıcı
    bulanan mideler denizinde...
  4. zaman döküldü
    yılların tepesinden.
    haber getirmez ulaklar
    hayallerinin sesinden.
    sanki ay
    soluksuz koşturmalarda
    güneşten bile çaresiz...
  5. gözyaşı silingesinde
    kayıklar köprü değil mi?
    kızıl dumandır kapıdan bakan
    sarpalanan yollara
    sarmalanan kollar.
    bir felaket,
    zindanda uğuldayan gülüşün
    ve hayaletleşen hayallerin...
  6. şans zarlarının gölgesinde
    bağışladım yağmuru.
    terzilere vazife
    dikmek düş geceliklerini.
    ağaçlar minareye bağırırdı
    susmak bilmezcesine
    bense usançla yürürdüm
    o bildik cadde taşlarında
    bütün geçmişimi uçurtarak...
  7. "siyah pelerin ülkesi"

    bir araya gelin perdeler!
    mümkün olduğunca savuşturmalıyız güneşi.
    martı gölgelere can simidi atılan vapurların bitimsiz güverteleri
    çalkantıya boyansın.
    yüreği kargalardan yana korkuluk,
    tırmalasın ajandaları.


    ya gölgelerin de yakıtı biterse?...
  8. "akşam kayıkları"

    yine kıyak bir nehirdeyiz
    adı, tadı yalnızlık.

    kendimize dahil ediyoruz
    aşk parolasını gerçekle kavuşturan herkesi.

    keşkelerimizle
    amalarımızla
    fakatlarımızla
    çünküler kuruyor
    mavi göğün altında
    mavi kadehlerimizi
    mavi bir yaşamın
    mavi dileklerine gönderiyoruz.

    gelmek niyetindeyse mutluluk
    işte böyle akşamlarda gelir.

    uzak melodiler,
    melodilerin uzaklığı,
    tuzaksız avlar böyle gelir.

    gözlerimizi serdik yollara
    gövdemizde açan geçmişle
    ufku tarıyoruz
    ve sanki
    görüyoruz
    görmek
    istediğimizi...
  9. gece
    raksında perdenin
    içimize koşan
    biz kaçtıkça.

    kurtuluruz
    geçmişten bile
    köprü renklerle
    aydınlanıyorsa gökyüzü
    bulutsuzluktan ve yıldızsızlıktan.

    varmıştık bir meydana
    gözlerinle yalnız
    sözlerin davetsiz
    izlerken
    yağmurda
    dudakların daha yoğun
    belki
    düşlerin de
    sayrılara
    karışması kadar zaman
    geçmişti
    kimimize
    ya sen o
    ya da ben...
  10. dolaptan sesini çıkarıp
    kalbime koşturuyorum...

    bir yalnızlık
    ki
    zamanın öptüğü
    tenimde doğan
    her uçurumlu bebeği
    her direkten döneni yaşamın
    her yiten silüet
    her hiçleşme meyli.

    bulutların başını okşayıp
    köpeklerin yağışını izliyorumdur
    elimde
    havlayan şemsiyeler
    insanlar kadar.

    dolaptan sesini çıkarıp
    varlığımla takas ediyorum.

    bu işlem, sunak oluyor
    üstün sıfırların
    tanrı ilan edilişine!